Şanlıurfa’da mı gecelesek yoksa Gaziantep’e mi geçsek derken baktık Urfa’da da yapacak birşey yok akşam, çocuklarından ilk okul arkadaşı varmış Antep’de bastık geçtik yine düz yollardan Antep’e. Antep’e yaklaşırken tanıdık manzaralar vardı baya mutlu olduk aslında bendeki bu anlamsız mutluluk lastikçiyle konuşana kadar devam etti o olaya az sonra tekrar deyinicem 😀
Antep benim kafamdaki Antepten gerçekten de farklıymış, büyükmüş ve oldukça modern görünümlü bir şehirmiş. Burada aslında Antep’i beğendiğimi söylemiyorum modern olmasının iyi birşey olmasından da bahsetmiyorum benim gönlümde halen bi Mardin olamaz Antep. Modern olmak aslında benim ilgimi çekmiyor. Bir şehir için şehrin tarihi olsun bi tarzı olsun istiyorum ben. Antep tarihi ile modern duruşu ile yaşanılabilir bir şehir olarak gözüme çarptı ilk olarak.
Uzunca bir kaybolmadan sonra çocukların arkadaşıyla buluşmayı başardık. Kahve içelim dedik aynı zamanda da Ahmet tuvalete gidecekti yine 😀 😀 en yakın kafeye girdik. Bizimki hemen tuvalete gidemedi tabi, biraz oturdu felan yada tam hatırlamıyorum bi kere gitti bi süre sonra 2. ye gidiyordu neyse sonuç olarak Ahmet tuvaletteydi 😀 elektrikler gitti 🙂 bizimki her yerde bi olay çıkaracak ya! o pardüsesiyle kolları açık geliyorken yan masada oturan kızda saçlarını geriye atmak istedi bizimki nasıl denk getirdiyse artık bu saçı pardüsenin düğmesine dolandırmayı başardı yani o kadar geçebileceği yer varken çekti kendine yine bi faciayı 😀 Kız çekiyo gelmiyo tabi saç öyle dolanmış yanındaki arkadaşı çekiyo gelmiyo bir süre uğraştılar Ahmet hiç sesini çıkarmıyor yardımcıda olmuyor öyle katıldı kaldı 😀 😀 Sonra birde aynen şöyle dedi ” Makhas yokh mu gardaş makhas, kesiverek şurdan! ” kızın gözlerindeki korkuyu görmeliydiniz 😀 Arkadaşlarından biri bizim Ahmet’ten de beter adam eline doladı saçı asılıp kopartacakmış akla bak! Artık ben devreye girmek zorunda kaldım, yani tamam seyretmesi eğlenceliydi ama artık üzüldüm kıza 😀 neyse sonuç olarak, sayemde ayrıldılar Ahmet ve kız birbirinden 😀 iki tarafında mutlu olduğu bi sondu bu…
Benim geceyi arabada geçirmek için gösterdiğim yoğun çabalara rağmen otele gitmek istedi bizim paşalar. Abi ben alışkın değilim dediysemde dinletemedim kendimi neyse ki çok ucuz bir otel bulduk 😀 Gezdik gece bi kaç kafe vs takıldık şehir gerçekten güzel yani bi güney doğu diyemezsiniz oraya… Ahh neredeyse unutuyordum yemek! yemek! yemek! 😀 abi o yemekler ne öyle yaa, o kebaplar ne öyle, gerçekten yakınından bile geçseniz uğramalısınız yemelisiniz yemek Antep’te
Sabah otelden çıkmak için planladığımız saati oldukça aştık bizimkiler tabiri caizse kömüş gibi yattılar (kömüş=manda). Çıktık yine nasıl olsa yetişiriz diyerek indik otoparkta birde baktık aaaa lastiğimiz patlamış nede güzel değil mi? Bir pazar sabahı bilmediğiniz bir şehirde lastiğinizin patlaması gibisi yok!! 😀 Ahmet ve Nuri direk bana döndüler yapar diye 😀 neyse bulaşmış üzerimize napalım ben çıkardım alet edavatı tam sökecem bi baktım şifreli anahtar yok. Aradım taradım yok abi. Sonra iş bölümü yaptık Ahmet tuvalete gitti Nuri yoldan araba çevirmeye gitti bende lastikçi bulmaya gittim anladığınız gibi yine bana kitlediler arıza işleri 😀
Bir sürü çıkmaz sokağı olan labirent gibi yerlerden başka bi caddeye çıkmayı başardım yalnız giderken 2 gelirken 3 kere çıkmaz sokakların içinde sonsuz döngüye girdim. Pazar sabahı olduğundan lastikçilerin dükkanlar hep kapalı bikaç tane buldum, hepside bende o anahtar yok dedi, en sonunda bi tane açık lastikçi daha gördüm önündeki servis arabası bizim arabanın aynısındandı. Kurtulduğumu sandım, ıssız adadayken ufukta gemi gözükmesi gibi bi durumdu bu hemen koşarak gittim dükkana neden koştum bilmiyorum çok heycanlanmışım sanırım neredeyse 1 saattir lastikçi arıyordum bilmediğim biyerde. Kocaman, şişman, sakallı bi amca vardı içerde çıraklarda çalışıyordu, ben anlattım durumu adam suratıma mal mal baktı! sonra bi cevap bekledim normal olarak o kadar laf söylemişiz dimi! adam homurdandı sadece hiç bir sözcük anlamadım konuşmasından. Acaba Türkçe bilmiyor mu diye düşündüm tekrar sordum gelebilir misiniz? diye bu sefer yüksek sesle homurdandı yine anlaşılan bişey olmadı. Tekrar söyledim bakın, kapıdaki aynı araba, vardır sizde o anahtar anlamadım gelebilir misiniz dedim, yine uzunca homurdandı ben artık yardım bekledim çevreden anlamıyorum abi adamı!! yanda duran bi adam çok iş varmış gelemezmiş dedi 😀 yani adam için bide dekoder lazımmış bu insanlara işte bizim halkımız iş yaptırıyor pezevenk adam gibi konuşmuyorsa iş alamasa keşke de parasız kalıp azıcık insanlık öğrense ama nerdeeeee…
Ben lastikçi ararken Nuride yolda aynı arabadan olanları durdurmaya çalışıyormuş tabi kimse durmamış hatta en son sıkılıp yola atladığıda olmuş adamlar yine durmamış hatta kaçmışlar 😀 Nasıl bir toplum haline geldik öyle değil mi? Eskiden olsa insanlar yardım etmek için birbirleri ile yarışırlardı 🙁
Sonunda bir baba adam çıkıp bunların şifreli anahtarı sürücü koltuğunun altında oluyor dedi de problem çözüldü aslında o yaklaşık 2 saatlik uğraş boşunaymış cahillik çok kötü 😀
Lastiği tamir etmeye başladığımız sıralar da da nuri için bi telefon geldi acil akşam 5 de mardinde olması gerekiyordu. O yüzden acele ile geri yola çıkıp planladığımız birkaç yere uğrayamadık ama olsun bu 2 günlük gezide bizim için mükemmel iyi olmuştu…. ahh oraların yemekleri ahh….